Gut hastalığı, romatizmal bir hastalıktır. Tarihsel olarak, "kral hastalığı" olarak da bilinmiştir çünkü geçmişte zengin kesimde daha yaygın olduğu düşünülüyordu. Ancak, günümüzde bu hastalığın sınıf gözetmeksizin herkeste görülebileceği anlaşılmıştır. Diğer bazı hastalıklardan farklı olarak, gut hastalığı dönemsel olarak ortaya çıkar. Kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, medikal tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir.

Gut hastalığının tanısı uzman bir hekim tarafından konulabilir. Hastalık, kandaki ürik asidin yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Ancak, sadece kanda yapılan testlerde ürik asit miktarının yüksek olması tanı koymak için yeterli değildir. Kesin tanı için eklem bölgelerinden alınan sıvıda ürik asit kristallerinin bulunması gereklidir. Ayrıca, film çekimi ile eklemdeki şişlikler de görülebilir.

Ürik asidin yükselmesinin nedenleri arasında:

bulunmaktadır. Ayrıca, bazı ilaçlar ürik asit miktarını artırabilir. Fazla kilo, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı da gut hastalığını tetikleyebilir. Özellikle 50 yaş üzeri erkeklerde daha sık görülür. Kadınlar ise menopozdan sonra risk altına girer. Gençler ve çocuklarda nadir görülür, ancak genetik faktörler nedeniyle ailedeki tüm bireyler risk altındadır.

Gut hastalığının belirtileri arasında:

bulunur. Hastalar, ağrıyı uykudan uyandıran zonklayan bir ağrı olarak tarif ederler. Bu belirtiler genellikle 2 gün sürebilir ve bu süreçte ateş de görülebilir. Özellikle ayak baş parmağında kendini gösterir ve şekil bozukluğuna neden olabilir. Ayrıca, hareket kısıtlılığına yol açar.

Gut hastalığı farklı evrelere göre farklı tedaviler gerektirir. Eğer herhangi bir ağrı veya şişlik yaşanmadan sadece kandaki ürik asit yükselmesi fark edilirse, medikal tedavi ile ürik asit miktarı azaltılır ve ürik asit atılımı hızlandırılır. Erken tanı ile bu evrede yapılan tedavi oldukça önemlidir. Ataklar geçiren ve şiddetli ağrılar yaşayan hastalar için ise tedavi uzun süreli olacaktır. Medikal tedaviye başlanır ve hastanın bol su tüketerek eklemde biriken tuz kristallerinin çözülmesini hızlandırması önerilir. Tuz kristalleri eklem bölgelerinden sonra böbreklerde de birikebilir, bu nedenle su tüketiminin artırılması önemlidir. Tedavi sırasında verilen diyetin içerisinde deniz ürünleri ve hayvansal yağların tüketimi kısıtlanmıştır. Doktorun bilgisi dışında alınan ilaçlar hastalığın seyrini değiştirebileceğinden, bu konuda dikkatli olunmalıdır. Hasta, rutin kontrollerini aksatmayarak yapılan tetkiklerle hastalığın bu sıkıntılı sürecini daha kolay atlatabilir.